MARTİN EDEN
Martin eden adlı eseri,
yazarın olgunluk çağının en önemli
yapıtları arasında yer almaktadır. Edebiyat eleştirmeleri, araştırmacıların ve
roman teorisyenlerinin, Jack LONDON’ın biçim ve içerik bakımından en yetkin
eseri olduğu kanısında uzlaşıya vardıkları Martin Eden, 1909 yılında
yayınlanmıştır. Yazarın en hacimli eseri olan Martin Eden, aynı zamanda Jack
London'ın ilk gençlik yıllarında yaşadığı aşkların, hayal kırıklıklarının,
ümitlerin ve bir yazar olarak tanınma idealini gerçekleştirmek için verdiği
bireysel mücadelenin aktarıldığı, otobiyografik karakterli romanıdır.
Martin Eden'i kaleme aldığında 33 yaşında olan
Jack London, eserin başkahramanı olan Martin Eden'i, ilk gençlik yıllarına ait
otobiyografik anlatılarını ve maceralarını kendisi üzerinden nakledebileceği
bir figür olarak tasarlamıştır. Jack London'ın eserlerinin büyük kısmı,
kurgusal özellikleri itibariyle, muhtelif ölçüler dâhilinde yazarın gerçek
hayatından izler taşımaktadır. Martin Eden ise, yazarın gerçek hayatının,
eserin karakter, kurgu, mekân ve zaman gibi yapısal unsurları üzerinde en aktif
ve yoğun bir biçimde hâkimiyet kurmasını sağladığı bir yapıyı ortaya koyması
itibariyle önem arz eder.
Eserin kurgusal niteliği, Martin Eden adlı
sıradan bir gemi işçisinin yaşadığı tutkulu aşk ve yazar olma ideali
doğrultusunda harcadığı çabanın anlatımına dayanan bir anlayış dâhilinde inşa
edilmiştir. Tanıştığı Ruth adlı aristokrat kadına karşı duyduğu aşkın, hayatını
farklılaştırma yönünde radikal bir karar almasına vesile olduğu Martin Eden,
küçük yaşlardan itibaren hayatını gemilerde çalışarak kazanmış olan sıradan bir
işçidir. Eserde aktarılan olay örgüsü, Martin'in kısa bir süre önce tanıştığı
Arthur isimli gencin evinde başlamaktadır. Arthur, son derece müreffeh bir
yaşantı sürmekte olan, aristokrat bir gençtir. İşçi sınıfına mensup bir genç
ile aristokrat bir öğrencinin tanışıklıkları ise, Arthur'un karıştığı bir
kavgada Martin Eden'in kendisine birkaç kişinin arasına atılarak yardım etmesi
hadisesine dayanmaktadır. Bu yardımının şerefine Arthur'un son derece lüks ve
zengin bir görünüme sahip olan evine davet edilen Martin Eden, ilk kez
böylesine ihtişamlı bir tabloyla karşılaşmış olmanın şaşkınlığını yaşarken, bir
yandan da ne şekilde davranması gerektiği sorunu üzerinde düşünmeye
başlamıştır. Bu sırada, taşıdığı işçi kıyafetleri ve acınası dış görünüşü,
kendisini o ana dek ancak okuduğu kitaplarda tasvirlerine rastlayabildiği
böylesi aristokrat ve zengin bir evde hakir görülebileceği kaygısıyla her
hareketine dikkat etme zorunluluğu duymaya sevk etmiştir. Yaşadığı şaşkınlığın
çekingen ve alçakgönüllü tavırlar sergilemesini sağladığı Martin Eden, yeni
tanıştığı Arthur'un kardeşleri arasında cereyan eden sohbetin kullanımını
gerekli kıldığı terimlerin kendisine yabancı olması itibariyle, içinde
bulunduğu ortamda kendisine yer olmadığını düşünür. Nitekim Martin Eden
hayatını küçük yaşlardan itibaren çalışarak kazanmak zorunda kalmış bir
gemicidir. Buna rağmen kendisini kültürel bakımdan geliştirmek için çaba
harcayan ve özellikle kitap okumaktan keyif alan bir mizaca sahip olması, henüz
tanışmış olduğu soylu arkadaşının evinde rastladığı kitaplara ilgi duymasını
sağlamıştır.
BUDAN,C.Y.(2011)JACK LONDON'UN ROMANLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME.
BUDAN,C.Y.(2011)JACK LONDON'UN ROMANLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME.
Yorumlar
Yorum Gönder